"Devlet Ana"Nın Verdiği Öğüt, Asırlardır Yol Gösteriyor

| 0 yorum

Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin babaannesi Hayme Ana'nın, oğlu Ertuğrul Gazi'ye yönelik "adaletli, erdemli, sabırlı ve yoksullara karşı cömert olmasını" yönündeki öğüdü, asırlardır yol gösteriyor. 


Osmanlılar döneminde Hayme Ana türbesi yakınında her yıl eylül ayının ilk günlerinde civar köylerden toplanan Yörükler, cirit oynayıp kurban keserek Yörük göçünü canlandırıyor, kabri başında mevlit okutup törene katılanlara etli pilav ve ayran ikram ediyordu. 1281 yılında başladığı tahmin edilen bu törenler, 2. Abdülhamid döneminde devlet töreni olarak gerçekleştirilmeye başladı. Devlet töreni olduktan sonra Osmanlı Sarayı'ndan gönderilen yağ, bulgur ve kurbanlık hayvanlardan yemekler pişirilip gelenlere ikram ediliyordu. 


Savaş yıllarındaki kısa kesintiler dışında bu anma merasimleri günümüze kadar yaşatıldı. 1985'ten sonra her yıl eylül ayının ilk pazar günü, geleneksel olarak "Hayme Ana'yı Anma ve Göç Şöleni" adıyla gerçekleştiriliyor. Şölenlerde Domaniç yaylasından Söğüt'e göçü canlandırmak için Yörük çadırları kuruluyor, davar sürüleri geçişi yapılıyor. Cirit oyunu, mehter gösterileri gibi etkinliklerle o günkü heyecan yeniden yaşatılmaya çalışılıyor. 


Hayme Ana'yı Anma etkinliklerinin 730. su bu yıl Eylül ayının ilk Pazar günü Kütahya'nın Domaniç ilçesine bağlı Çarşamba köyünde yapılacak. 


AŞİRETİ EMANET ETTİĞİ OĞLUNA ÖĞÜDÜ 


Hayme Ana, Kayı Boyu ile birlikte hayatını sürdürürken evlat ve torunlarının fazilet ve dirayet sahibi olması için onları "Devlet Ana" anlayışıyla yetiştirdi. 


Osmanlı Devleti'nin kurucusu Ertuğrul Gazi, annesi Hayme Ana'dan 13'üncü yüzyılın ortalarında bir beyliği değil, aynı zamanda asırlara hükmedecek devlet anlayışını da teslim aldı. Hayme Ana'nın, oğluna nitelikli devlet adamı olma ve milletini hakkaniyetle yönetmenin ip uçlarını verdiği şu öğüdü, asırlardır unutulmuyor: 


"Oğul... Anayurttan ayrılalı yıllar geçti. Deli rüzgarlar önünde oradan oraya savrulduk. Beylik otağını kurduğumuz şu yaylalar, artık son durağımız, son konağımız olsun. Oğuz'un yurtlarına diktiğimiz ağaçların kökleri kara yerin derinliklerine, dalları gökyüzünün yüceliklerine uzansın. Ak-boz atlara binip yağı üstüne yel gibi vardıkta Kadir Tanrı gözü pek yiğitlerimizi korusun. Göğsü kaba yerli kara dağlar gibi duran erlerimiz ile kır çiçekleri gibi saf ve temiz, ak yüzlü, ala gözlü kızlarımız kutlu Kayı Boyumuza gürbüz evlatlar versinler. Altın başlı otağlarımız Çarşamba yaylasını bürüsün. Kayı'nın ve diğer bütün boyların oğullarını Ertuğrul'umla bir tutarım. Onların hepsini soyumuz için Hakk'ın kutsal birer emaneti bilirim. Oğul... Boyundan, soyundan olsun olmasın insanlara adil davran. Adaletten ayrılma ki, insanların birlik ve dirlik kazansın. Yurdunda, obanda herkes gezsin. Ululuk isteyen töreden ayrılmasın. Bu dünya bir oturma yeri değildir. Yapacağın iyi ve doğru işlerle insanların hizmetinde bulunursan güzel övünçler senin olur. Yüreğinden inancı, ağzından duayı, davranışından erdemi hiç eksik etme. Bir de sabırlı ol oğul, ekşi koruk sabırla tatlı üzüm olur. Oğul... Beylik dermekle, ağalık vermek iledir. Sofranı ve keseni yoksullara açık tut." - KÜTAHYA

0 yorum:

Yorum Gönder